birlikte kahkahalarla, ağzından çıkan sesleri tartmadan, başka bir şey düşünmeden gülebildiğin biri; daha sonra mutlaka arkasından salya sümük ağladığın, tanışılan günü takvimden aldırtmaya çalıştığın insanla aynı kişi oluyor bir süre sonra. ne berbat bi durum! tamam her güzel şeyin sonunun daha da güzel bir şey olduğu yer "dünya"değil onu biliyorum artık ama böylesine muhteşem olan nasıl bir anda yok olup yıkılabilir anlamak istemiyor bin yanım.
sağıma soluma bakıyorum ya da televizyonu açıp haberlere veya mecburiyetten karşılaştığın yan komşunun gözlerine: her şey gri. mutlu değil kimse ve olabilirler mi, sanmıyorum! yalnız herkes, kimsesiz. paylaşabilirler mi kendilerini bunca yaşanmışlıktan sonra, sanmıyorum! her şey niye bu kadar çılgınca tüketiliyor bu sevgi, seks ve ilgi arsızı robot insanlar tarafından. kimse kimseyi delice sevmemiş gibi, herkes birkaç tarihi kendi kişisel takviminden başarılı bir operasyonla aldırmış sırça köşklerinde, bakışlarını daha da koyulaştırıyor sanki.
canım sıkılıyor bir an, mutfağa girip yemekler yapıyorum, kokluyorum. hiç bir yemek senin kadar iştah açıcı ve keskin kokmuyor, inanılmaz bir şey. gülüyorum. çok seviyorum. sevebilmeyi seviyorum. seviliyo olmayı seviyorum. bu berbat dünyada sürmeli sürmeli bana baktığında içimi ısıtan iki tane taşım var ve iki avcumda sıkıca tutup bırakmamak istiyorum.
elim, kolum bağlansın bundan sonra yanından kaçmaya çalışırken.
o yılan dilin lal olsun ayrılık lafları sarfedecekken.
düşüneme, hatırlayama, bileme, bulama beynin gitmeyi düşünecekken.
dur yine..
No comments:
Post a Comment