ve annem, en buyuk yargı organım, sürekli soruyor sürekli sorguluyor biricik kızının yaşantısını. korkuyor, kaygılar büyütüyor karnında ve korkutuyor beni de. ben ne yaptım, nerede yanlış yaptım bilmemezlikten gelsem de artık onu inandıramıyorum geleceğime, ilişkilerime ya da karalılığıma. hayatımın bütün yaşlarının ve yaşadığım bu evin en büyük ortağısın sen, benim bir bük boy matruşkam, o yüzden her çaresiz kızgınlığımda yaptığım gibi kılıçlarımı kuşanmayacağım bu sefer. ikimiz de benden ve bi gün var olcak geleceğimden bu kadar ümitsizsek vardır bir bildiğimiz belki de.
tam bir üstteki satırı yazarken ayakkabılarıma takılıyor gözüm. uzuun süre önce ayağımda paralanmış, şimdi kütüphanemde arz-ı endam eden, 23 yaşındaki kırmızı parlak ruganlar. hadi gel de şimdi yeniden, sıkı sıkı toplanmış saçları eteği ve içine giydiği beyaz kalın klotlu çorabıyla ortalarda dolanan; en büyük derdi annesiyle çıktığı gezmelerde otobüse değil de taksiye binmek olan; sinirlenince yürüdüğü kaldırıma mıhlanmış gibi pat diye durup, kaşlarını çatıp, özgürce bir miktar da bağırırıp, feriştahı gelse bir yere kıpırdatılamayan bir kız çocuğu olmak isteme.
save me..


No comments:
Post a Comment