Thursday, May 8, 2008

ÇOKO-PRENS

Bir insanın sevgilisinin yedi kıta gezen bir kaptan olması ile binbir hasta kesen bir cerrah olması arasında hiç fark yokmuş, öğrendim.. Görüşebilmek için ya alt kamarada ya da hastane odasında yaşıyor olmak gerekiyormuş, malesef.. Ama alışıyorsun, herbir şeye alıştığın gibi buna da sonunda. Çünkü sevdicek sevdiği işi yaptığı için, biçimli parmakları iki kat eldivenin içine çok yakıştığı için ve çocuk şefkati ile bakabilen gözlerle hastane koridorlarında dertlere derman dağıttığı için mutluyum ben aslında.
Yine de zor olan bi şey daha var. Senin için pek önemli olan o uzun boylu, kara kaşlı, kara gözlü varlığın memnun edilmesi ve de acılarının dindirilmesi çok zor olan bir dolu yaralı insanın içinde yaşadığını bilmek. Bunun için öldürülen bir sürü insan haberi hatırlıyor zihnisinir beynim ve içim ürperiyor! (http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=169761).
Korkunç..
Ölen bir hasta, içi kanayan bir hasta yakını ya da hiç kimsecikler üzemesin benim sevdiceğimi, çöpten mi buldum ben onu! Hata tam tersi herkes, hadi tamam dişi yaratıklar da dahil(!), hayran hayran izlesinler mesleğini yaparken doktorlarını. "Prens" bile diyebilirler, yani o kadar diorum daha ne diyim?

No comments:

Post a Comment