Bir tek şimdiyi istediğinde hep senin olacağım.
Şimdi aldığım nefesin son nefesim olabileceğini gördüğünde, son nefesime kadar seninle olacağım.
Giderayak olduğumu, giderayak olduğunu, giderayak olduğumuzu görünce gitmez olacağım.
Ne yılan ne tavus ne de elmaydı günah olan.
Hesaptı.
Yarındı günah olan.
Şeytanın zamanıydı: Gelecekti günah olan.
Hesap günü, bir tek hesaptan soracaklar. Hesap günü, bir tek hesaplarımız hesaba çekilecek.
Biliyor musun şeytan yarında yaşar?
Tıpkı senin gibi. (...)"

Bu yazıların hepsi okunmak için değil yazılmak için var, bu alıntıların hepsi yalnıca bana, bu aşk benim için. Ne zaman hesap etmeye çalıştıysam aşkımı, terazilere koyup tarttıysam sabahına kaybettim. Seksteki hesapsızlık gibi bir aşktı benim aşkımın hikayesi. İlk önce tırmalar sonra birbirimizin koynunda dinlenirdik. Kanatır, ıssırır sonra öperek, emerek iyileştirirdik tenlerimizi. Günlerden tarihini hatırlamadığım bir gün, belki de 'gün be gün' kaybettim özgüvenimi, sağlamlığımı, bildiğim ben olan her şeyimi. Bir kısmını yanlışlıkla çözdüğüm hikayelere en trajik sonlar yazarak delirttim kendimi. Hesap ettim, harp ettim, harap ettim, mahvettim. Şeytana verdim 'şimdi'mi. Tıpkı şu an onun yaptığı gibi..
Artık yeniden kazanıyorum kaybettiğim kendimi, dünyamı, geleceğimi. Hesap etmiyorum, öyle döndüm ki içime. Kendime sağdığım artık kendi bedenime, beynime. Geleceğe değil bu gün'e...
Gökten tam 3 elma düşmüştü, biri senin, biri benim, biri de aşkımızın üstüne.
No comments:
Post a Comment