Friday, December 26, 2008

sarkaç

Artık yapayalnızım, bu garip bir huzur veriyor içime. Yıllardır dişlileri içime geçmiş zemberek boşalmış gibi ve şimdi küçük kıvrık bir telin ucunda havada salınım hareketi yapıyorum. Hava öyle güzel ki, sedece ben kokluyorum. Güneş her gün sadece benim özgür bedenimin üzerine doğuyor. Aslında huzur değil bu, ben sadece doğduğumdan bu yana özlemini duyduğum kendime kavuştum.
Havaya tutup inceliyorum ellerimi, parmaklarımı, kemiklerimi. Gülümsüyorum parmaklarıma bakarak, farkedilmiyor uzaktan gülüşüm, sadece dudağımın kenarları havaya doğru kalkıyor. Sonra parmaklarım havada avcumda birleşiyor. Avuç içimde tırnaklarımı hissediyorum. Mutlu değilim. Yeni yılda mutluluk dileyecek kadar bile umudum kalmadı mutlu olacağıma dair. Tek kişilik koltukları hiç sevmedim, yalnız kahvaltı yapmaktan ise gerçekten iğrenirim. Bir zamanlar biriyle ayrı evlerde olsak bile hayatı paylaşıp mutlu olabildiğim zamanlarda kalıverdi sanki bi yerlerim.
Hiç kıyaslanabilir mi sabah yüzünü yıkarken banyo aynasında kendini görmekle, yeni uyanmış sevgilinin siyah gözbebeklerinde dağılmış saçlarını görmek?
İyi ve kötüyüm.
Ormanda yürümeye devam etmeliyim.

No comments: