Monday, February 25, 2008

özlemeyi bile isteyememek

çok uzun zamandan beri ilk defa, bu kadar uzun bir hatta, otobüse bindim. cam kenarına oturdum ve ankarayı izledim. ne kadar da özlemişim pencereden 60 km/h hızla akan şehri izlemeyi, yanımdaki yakınımdakilere yabancı olmayı, damdan kapıdan bir sürü şeyi düşünmeyi.
düşündüm... düşündükçe korktum...
eskiye dönmek istemediğimi farkettim iliklerime kadar. bu şehrin hiç de sempatik olmayan duraklarını, sokaklarını sırf hayatıma bi yerlerden bulaştığı için özlediğim gibi canımı acıtmış tüm çirkinlikleri de bir kaç güzel hatıra uğruna özlemekten korktum. pencereden bakıp kendime tekrar ettim tüm mide bulandıran ayrıntıları teker teker.
güvenmediğim, hep kandırıldığımı hissettiğim daha sonra her şeyi bilsem de alışkanlıktan kendi rızamla kanmaya devam ettiğim bir oyunun en iyi yardımcı kadın oyuncusuydum, yeniden olmaktan korktum.

böyle iyidir ey sevgili "beyn"im, kendinize oyunlar oynamayınız durunuz durduğunuz yerde, kafa tasımın içerisinde. bakınız bahar geliyor, güneşiyle yeşiliyle. biliyoruum.. biliyorumm.. daha bitmedi kara şubat ama önümüz mis gibi bir bahar. ben her bahar aşık olurum diyemesem de aşık olmuş kadar olurum hem. mutlu edeceğim sizi de, bedenimi de. bir kez olsun sakinleşin ve güvenin sahibinize..

No comments: