Monday, November 17, 2008

Son umut da hoşça-kaldı

Bir kadının hayatını düşündüm Kadıköy-Beşiktaş vapuru boyunca. Öldüğü o şehri bilmediğim için sevdiği adamla geldiği yıllar önceki Istanbul'u düşünmeye çalıştım kıyılara bakarak. Onun hikayesini baştan sona yazamayacağım buraya, benden daha güzel anlatırdı kendi aşkını çünkü, dinleyebilseydim keşke... Benim yazdıklarım yaklaşamayacak biliyorum, onun Kinyas'ına duyduğu tek bir duyguya.

Tek bi şey yankılanıp durdu içimde, son deliriş anı. Her şeyin ellerinden kaydığı, yitip sonsuzluğa gittiği son yıllarında çatıda dönerek nasıl dans ettiği.
O an dünyaya ait tek bi şey düşünmediğine eminim, kafasında onların tek birine bile yer olmadığına. Ne doğuramadığı çocuklarını ne ismini sokaklarda bağırabilecek kadar mutlu olabileceği adamı kendi kendine yaşamış olmasını ne de yalnız yatağını düşünmüştir. Kadın beyni ona sevdiği adamla geçirdiği sadece güzel anların hatırasını düşünme izni vermiştir. Gözlerini düşünmüştür, konuşurken ellerini oynatmasını, dudaklarını, biçimli vucudunun uykuya teslim olduğu anları, kokusunu evet en çok da baharın tüm kokularını bastıran güzel kokusunu.

Dizlerinin üzerine düşürüp bağıra bağıra ağlatıyorum seni Victoria. Belki sen sakince dans edip sonra sokaktaki çocuklara el sallayacak kadar sonsuz bir aşka sahiptin. Yüzünü görmeyi çok isterdim. Sanki bir kez görsem gözlerinin nasıl baktığını dünyaya rahatlayacak içimdeki aşk, seninkinin dizleri dibine yatırıp, bırakacağım sonsuzluğa.
Bana bir kaç şey öğret, yalvarırım bir kaç küçük şey. Nasıl bekledin sevdiğin adamın ırağında ömrünce, yıllarca. Hiç tahmin eder miydin acaba yıllar yıllar sonra minicik bir kadının seni düşünerek uyuyacağını bazı günler yatağında. Öyle sanıyorlar ama benzetmiyorum kendimi sana, yaklaşamam senin güçlü umuduna, büyük aşkına.. Bekledim ben de. Sevilmeksizin, öpülmeksizin, korka korka bekledim, gel der diye. Demeyecekmiş. Bitmişiz ve yitmişiz biz öyle söylüyor telefonlarda.

Canım yanıyo Victoria, duramam ki ben buralarda. Onun kurduğu evin yakınında, yamacında. Kaçmak istiyorum bu şehirden bir başıma. Istanbul gidip gelirken alışmaya çalışıyorum sana, al günü geldiğinde beni de kalabalığına.

No comments: