Kasım! Nefret ediyorum senden bir pastırma yazı sıcağın; bir ingiltere pusu yağmurlu sabahların! Oynadın ruhumla bıkmadan. Mahvoldum 30 gününün hepsinde, yüzünü gösterdiğin güneşi ertesi sabah aldın hep benden! Aptalsın! Nolcak! :.(
Tamam biliyorum önün zemheri, bilmediğimi mi sanıyosun biliyorum işte! Hem kış olsun önümüz ne farkeder, kış gecelerinde daha da sıcacık olurum hem ben uyurken, yeterdi benim ısım Aralığına da Ocak, hatta Şubata da. Kalorifer benim kalbim, minicik bir kalorifer niye anlamadın ki?
Nefret ediyorum yağmurundan!!!! Nefret ediyorum!
Yağmur demişken. Bu gün yağmurunun altında kırık şemsiyemle yürürken heyecandan deli gibi çişim geldi aptal Kasım. Çok komiğim değil mi? Evet biliyorum en az senin kadar aptalım hatta. İnsan kırk senelik sevgilisini -sevgili mi, değil mi? çok utanıyorum kendimden- görmeye giderken kramp girer mi midesine. Ne doktor arkadaşlarından birisi ne de o, kimse görmedi ki tepedeki köşeden, uzun uzun, kırlaşmış saçlarını sonra sırtını ve biraz da poposunu seyrettiğimi. Ne o biliyor onu nasıl sevdiğimi, ne sen, ne de annem! Ama neden, neden beraber olamıyoruz, bir anlat, son bi kez daha anlat hadi. Çok mutsuzum Kasım. Çok...
Pamuklara sar dedi, vazgeçti. Çok özledim dedi, vazgeçti. Seviyorum dedi, vazgeçti. Seven insan kadınını ondan uzağa yollar mı hiç bir süre her şey düzelene kadar? Ayrı düşebilir mi ne pahasına olursa olsun değil bir kaç yıl, bir gün bile. Yolladı işte.
Bizi kimse ayırmadı salak Kasım! Hiç bir üçüncü cücenin gücü yetmezdi buna, ben herkesin inadına iyi niyetliliğine, kendi aptallığıma inanıyorum ne kadar acı verse de hala. Sadece herkesin ağzından düşürmediği o korkunç cümleyi duya duya inandık biz de sonumuza, dedikleri gibi "olmazdı bizden ne köy ne kasaba." Acaba??
Şu an bu yazıya bakıp gülüyorum halime. Kimse bu kadar aptal şeyler yazarken ağlayamaz, sinirlerim gevşete, sıktıra sonunda bozuldu galiba. Çok sevdim onu, çok terkedildim. Ama bir gün gelirse yine yarım saatliğine, bu sefer tutup çekemeyecek herkesinkini çektiği gibi saçlarımı işte. Uyuyamıyorum, aptal bir kaç ilaç yetişiyor yastığımla yatağımın yanına. Saat daha çok erken ama uyuyacağım galiba. Seviverseydin ya beni, mesela bir 40 kasımın ait olduğu yıl daha..
Şu an arabana binip gitmekten başka çaren yok, kedi. Şimdi herşey bir kez daha amber rengi..
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment