Saturday, August 30, 2008

yol

29/08/08 - 10:00
"İner inmez ilk seni arayacağım" diyebileceğim biri yok, kalmadı avucumda. Gitti, terketti, unutmak için beni üç aya kadar başka birinin kolarında belki. Uzaktan izledim o kadını ve adamı, sanırım hayatımda kıskanmadığım kadar kıskandım dudaklarındaki mutluluğu. Altmışbeş yaşıma geldiğimde hala onun gibi kızıla boyatabilecek miyim saçlarımı? Fırfırlı etek ve şık ayakkabılarla seyahate çıkacak kadar sevebilecek miyim kendimi? Daha önemlisi bu cümleyi kurarken karşımdakine -saçları kırlaşmış erkeğime, en sevdiğime- o da pırıl pırıl gözlerle, işte kadınım bu benim diye bakabilecek mi gözlerime?
Kadın sırtını sıvazladı erkeğin mavi gömleğinin üzerinden. Erkek eğildi, boynunu öpecekken kızıl saçlarının arkasından kadının, belli ki son anda vazgeçip sol yanağını öptü uzun uzun. Gözlerimi kapattım. Senin o güzelim suratın geldi aklıma. Açmadım gözlerimi. Canım yansa da bilerek devam ettim özlemeye hiç benim olmayacak geleceğimi, seni..

12:30
Bolu'yu geçmişiz. Yolda inek ve boğa görmeye bayılıyorum. Saatlerce izleyebilirim sakin, salına yürüyüşlerini; benimkiler gibi dünyaya şaşkın şaşkın bakan kocaman gözlerini. Özenilerek yaratılmışsınız hepiniz. Merak etmeyin dünya uzayda falan değil hala boynuzlarınızın üzerinde dönüyor!

13:05
İnek etkisi kısa sürdü. Seni düşünüyorum. Bodrum terminalinde Kamilkoç ofisinin üzerindeki yazının yanlış olduğunu daha kaç kişi ıspatlayacak ki, bir yolculuk bin gam dağıtmıyor işte! Tersine içim daha çok yanıyor.
Yerim, yanın. Sensizlik çok pis bi şey, her seferinde ilk kez gitmişsin gibi.. Her seferin acısı inadına hep aynı..

14:00
Sinir atakları yokluyor ya bazen deliriyorum. Karşılıklı yapılanlar bu kadar basit olmamalıydı! Çok kolay kırdım, aptalım! Karşılığında da çok kolay sillindim defterlerden, tersini düşündüğüm için aptalmışım! Afedilmemeyi afetmemeliyim!

14:55
"N. ben Van'lıyım biliyo musun, ama Van benli değil".
Seni,
seni,
ben var ya seni yerim..
Uğruna, yoluna ömrümü veririm.
Elimde değil...

No comments: